Osmanlı İmparatorluğu’nda Batılı anlamıyla tiyatro Tanzimat Dönemiyle beraber gelişmeye başladı. 19. yüzyılın ikinci yarısı, beraber tiyatro sahneleri açılmasına, kumpanyalar kurulmasına, Türkçe, Ermenice, Yunanca gibi İmparatorluğun farklı dillerinde oyunlar kaleme alınmasına şahit oldu. Tiyatro-i Osmani’nin kurucusu (Osmanlı Tiyatrosu) Agop Vartanyan, Tomas Fasulyeciyan, Mardiros Mınakyan gibi İstanbullu yönetmenler hem Victor Hugo, Friedrich Schiller ve Molière gibi önemli yazarların Ermenice ve Türkçe sergilenmesini hem de yine her iki dilde de başka oyunlar yazıp yönetilmesine vesile olmuşlardır.

Fakat günümüzde Gayrimüslim tiyatro insanlarının Osmanlı ve Türkiye sahne sanatlarına katkıları sınırlı biçimde hatırlanır, tanınır. Bu gruba dahil, isimleri hafızalardan silinmiş, tiyatroya katkıları ve sosyal hayata getirdikleri yenilikler unutulmuş bir grup tiyatro insanı daha vardır: Osmanlı’nın Ermeni kadın oyuncuları.

Ermeni Soykırımı’nın sadece insan kaybı anlamına gelmediğini, kaybedilen kültürel ve sosyal birikimi tekrar hatırlatmayı amaçlayan bu sunumun konusu da Osmanlı tiyatrosunun öncü kadınları olan ve Türkiye’de sahne sanatlarının gelişmesinde önemli katkıları olan Ermeni kadın tiyatro insanlarıdır. Fanni takma adıyla sahneye çıkan ilk Ermeni kadın oyuncu Ağavni Hamsiyan’ı ve onun adımlarını takip eden Arasyuk Papazyan (1841-1907), Yeranuhi Karakaşyan (1848-1902 ya da 1924), Mari Nıvart (1853-1884), Verkine Karakaşyan (1856-1933), Aznif Hıraçya (1853-?), Amber Kastarcıyan (1852-1884), Merope Kantarcıyan (1857-1932), Şazik Köylüyan (1854-1895), Kaharik Şirinyan (1860-?), Kınar (1876-1950), Maryam Dzağikyan (?), Bisdos Araksiya (1852-1882), Ağavni Zabel (?), Teraza Çuhacıyan (1852-?), Annik Çuhacıyan (1855-?), Aznif (1866-?) gibi “ötekinin ötekisi” olan Ermeni kadın oyuncuların yaşamları ve Osmanlı’nın kültür ve toplumsal hayatı içindeki yerleri sunumda yer almaktadır.